21 Aralık 2018 Cuma

Kelime Defteri'nden birkaç özet bilgi



Kelime Defteri adlı Nazan Bekiroğlu'nun deneme türünde olan eserinden sizlere özetlediğim birkaç sayfayı atıyorum. Ders: Edebi Metinlerle Türkçe Öğretimi Kitap İncelemesi ( Yazıların tamamı bana aittir.)

Yazarın 2014 yılında çıkardığı Kelime Defteri adlı deneme kitabı “Yaşantı”, “Kavram ve Olgu”, “Yazar ve Eser”, “Metin olarak Film” ve “Ben Artık Düz Cümleler Kurmak İstiyorum” adlı beş bölümden oluşmaktadır. 

1.YAŞANTI

KELİME DEFTERİ /13
Nazan Bekiroğlu’nun bütün sınıfla beraber ilkokul sıralarındayken Türkçe dersinde öğretmenlerinin yönlendirmesiyle birlikte karşılaştıkları yeni kelimeleri kendi cümleleriyle yeniden tanımlayarak oluşturdukları Kelime Defter’leri vardı. Yazarın kendisinin tanımladığı örnek kelimelerden bazıları şunlardır: Empati “İnsan olmanın ilk şartı”, siyaset “tek masumun acı çektiği yerde bütün geçerliliğini yitirir”, savaş “niye ki?” ,anı “her şey anın içinde donmuş duruyor”, ağaç “varlığın en kadim tanıkları”, dağ “bizden daha eski, bizden daha fazla bu yerli”, çay “çayı yaratan Allah’a hamd olsun, ya yaratmamış olsaydı?”, seyahat “Evliya Çelebi gibi bir rüya görsem bende. Şefaati unutmasam ama seyahat dilesem”, kelime “Kelime acıtır. Hacmi, dokusu, ağırlığı vardır. Tene değer ve keser. Öldürebilir de”.

TÜYAP’TA OKUR OLMAK/18
İstanbul’da sonbahar Tüyap demektir. Yazar bu sefer fuar içerisine sadece bir okur olarak girmiştir. Bu zaman zarfında sırada beklemeyi tecrübe edinen yazar, aklında olan kitapların bir kısmının izine ulaşır. Bunların dışında Şair Nigar Hanım’ın yaşmaklı portresiyle de karşılaşır.

TÜYAP’TA YAZAR MASASININ ARKASINDA OLMAK: “DİLEMEK İYİDİR” /21
            Nazan Bekiroğlu bu seferde yazar masasının arkasında yerini almıştır. Okuyucularında şu özellikleri tespit ediyor: dertliler, kasvetliler, konuşkanlar, neşeliler, göz hapsine aldıkları, dizinin diplerine çökenler…Bununla beraber yazar da okuyucuları gibi imza almayı dilemekle birlikte okuyucularının her birini tanımak, bilmek istemektedir.

BU KADARCIK KİTAPLA DA YAŞANIRMIŞ /24
            Yazar, görevinde bulunduğu okulda tadilat sebebiyle geçici odasına geçerken bazı kitaplarından ayrı düşmektedir. Rus edebiyatı alanındaki bütün kitaplarına yeni odasındaki raflarına taşır. Yazar, ilim kitaplarının ağırlığından kurtulduğu için kendisinin boş bir sayfaya döndüğünü belirterek yeni bir başlangıç yaptığını söylüyor. Yazar, yeni penceresinden seyrettiği ağaçlar, dağlar, yağmurların gelişi ve kuşlar sebebiyle oda değişikliğinin yarattığı bu yeni duruma şükretmektedir.

TOPHANE-İ AMİRE’DE “BÜYÜK USTALAR”
            Yazar, kendisini İstanbul’da açılan Tophane-i Amire ’deki “Büyük ustalar” sergisinde Rönesans’ın üç büyüğü sayılan Leonardo, Michelangelo ve Raffaello’nun karşısında buluyor. Leonardo’nun “Son Akşam Yemeği” tablosunun karşısında buluyor kendisini. Sekizgen planlı “Aynalı Oda”da gerçeğin çok yönlü kavrayışını buluyor. Atina Okulu önünde Aristo’yu ve Heraklit’i görüyor.


TRABZON-MACARİSTAN HATTI
Nazan Bekiroğlu, Trabzon ile Macaristan arasındaki bağı şöyle kurmaktadır: Kanuni Trabzon’da doğmuş, Zigetvar’da ölmüştü çünkü. Macaristan’da zaferler kazanmıştı. Macaristan Büyükelçisi Dr. Janos Hovari ile buluşan yazar, Şair Nigar Hanım üzerinden konuşma yapar. Büyükelçi, yazara Eğri Yıldızları romanını, Osmanlı’ya iltica eden iki subayın hayatını anlatan bir kitabı ve Macaristan’da basılmış Türk Şiiri Antolojisini armağan ediyor.
İSTİKLAL HARBİ MEKTUBU
            Yazar, uzun süredir görüşmediği arkadaşı Feray’la karşılaşıyor. Feray son sınıfta, Bekiroğlu’nun Osmanlıca öğrenmeye çalıştığını bildiği için ona İstiklal Harbi’ne katılan subay dedesinin cepheden eşine yazmış olduğu mektuplardan getiriyormuş. Mektupların evin tavan arasında bulunmasının sebebiyse şehit olan kocadan izlerin Feray’ın büyükannesine hatırlatılması istenmemesidir.



2.KAVRAM VE OLGU
MAVİ
Servet-i fünun yazarları için mavi, hayatın siyah arka planı ortasında hayallerin timsalidir ve sığınılacak en uygun noktadır. Arapçada mâ (su) kelimesine getirilen nisbet î’si ile oluşturulan mâi, bütün kültürlerde ümidin, iyimserliğin, sükunetin, saflığın rengidir. Dünyanın uzaydan görünüşü mavidir. Ana renklerden birisidir.
KIRMIZI
         Dörtte üçü mavi olan dünyamızda kırmızının yüz ölçümü dardır. Dünyanın renginin birden kırmızıya döndüğü düşünülse kıyametin olduğu sanılır. Tehlikeler ve öfke kırmızıyla belirtilir. Bunun dışında elma şekeri gibi olumlu örnekleri de vardır.
SİYAH
            Renklerin en asili olan siyah, renklerin yokluğudur. Kendisini farklı tonlarda tekrarlarsa kimliğini yitirerek siyah olmaktan çıkar. Varlıkta hiçin, hesapta sıfırın renkler içindeki karşılığıdır. Onunla boy ölçüşebilecek tek renk beyazdır.
BEYAZ FECİ DOKUNUR
            İyi dileklere en çok yaklaşan renktir beyaz. Geçmişi siler ve geleceği bizlere vaat eder. Papatya, kar, gelinlik, ana sütü beyazdır. Açığından ya da koyusundan bahsedilmez. Acemi ressamların kaçındığı bir renktir. Saflığın ve temizliğin rengi olarak görülse de kefenin ve deli gömleğinin rengi beyazdır.



3.YAZAR VE ESER
ONEGİN’İN SUÇU
            Yazar, Puşkin’in romanı Yevgeni Onegin’de, Rusya’yı Onegin karakterinin değil Tanya’nın temsil etmesi gerektiği üzerinde durur. Eserdeki ana hareket noktası karakterlerin aşk karşısında almış oldukları tavırlardır. Bekiroğlu’na göre Onegin’in suçu aşkı kabullenmemesi ve samimiyetsiz oluşudur.
YARGI VE YAZGI
                Yazar bu denemesinde Onegin’in Lenski’yi öldürmesini anlatmaktadır. Onegin yurt dışına kaçıp 6 yıl sonra geri gelmiştir. Ancak bu sefer de bir zamanlar reddettiği Tanya’ya aşık olmuştur. Fakat bu sefer de Tanya başka birisiyle evlidir. Kendini Tanya’nın yargısına teslim ederek onu reddetmiş olan Onegin şimdi kendisini yazgıya teslim etmektedir.
DOSTOYEVSKİ; SİBİRYA ÖNCESİ SON MEKTUP
                Tolstoy’un Sibirya’daki hapis ve sürgün hayatını kendisinden öğrenebileceğimiz ilk kaynaklar mektuplarıdır. Ölü Evinden Hatıralar ve Bir Yazarın Günlüğü adlı eserlerden kurgusal kişiyi konuşturanın Tolstoy olduğunu anlıyoruz. Devrimci Petraşevski çevresinde tutuklanarak idama mahkûm edilip sonradan çarın bağışlamasıyla sürgüne gönderilenler arasında Dostoyevski de vardır. Sürgüne götürülürken ise durumunun ne olacağını bilemediği için kardeşine mektup yazmıştır.
BATIM’DA ÇEHOV VE GORKİ
                Yazar Batum’da dolaşırken bir akşamüstü gördüğü evin duvarındaki Gürcüce Anton Çehov- Maksim Gorki yazısından hareketle içlerinden verem olan Çehov’un Gorki ile dünya turuna çıktıkları bilgisini anlatıyor. Bu turda Çehov’un Gorki ve birkaç arkadaşı ile gemiye binerek Kafkasya’ya geldiklerini, Gürcistan’da gezdiklerini, Tiflis’e vardıktan sonra Batum’da kaldıkları bilgisine ulaşıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder